ıllılı.ıl.lı...TSCTR.FORUM.ST ..ıl.lı.ıllılı

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ıllılı.ıl.lı...TSCTR.FORUM.ST ..ıl.lı.ıllılı

TURKISH SHARE CENTER 2009


    Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi

    eftelya
    eftelya
    BAGIMLI ÜYEBAGIMLI ÜYE


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 148
    <hr>uyarı seviyesi :
    Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Right_bar_bleue

    Kayıt tarihi : 09/08/08

    Kişi sayfası
    Başarı Puanı:
    Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Img_left50/1000Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Empty_bar_bleue  (50/1000)
    Seviye:
    Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Img_left80/1000Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Empty_bar_bleue  (80/1000)
    Güçlülük:
    Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Img_left100/1000Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Empty_bar_bleue  (100/1000)

    Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Empty Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi

    Mesaj tarafından eftelya Cuma Ağus. 22, 2008 5:09 pm

    İstanbul'un Fethi: II. Mehmet, babasının ölümü üzerine ikinci kez
    Osmanlı tahtına oturduğunda, devletin ortasında bir şer adacığı hâlinde
    kalmış köhne Bizans'ı ortadan kaldırmayı öncelikle hedef olarak
    belirlemişti. Böylelikle Osmanlı devleti tam bir cihan devleti haline
    gelebilecekti. Hedefini gerçekleştirmek için ilkin Sırbistan ve Eflâk
    ile anlaşma imzalayan Fatih, Karamanoğlu tehlikesini de geçici de olsa
    bertaraf etti. Bizans'a ulaşabilecek muhtemel yardımı önlemek için
    Boğaz'ın Avrupa yakasına Rumeli Hisar'ını yaptırarak kuşatma
    hazırlıklarını tamamladı. Nihayet kuşatılan İstanbul'a karşı 6 Nisan
    1453'te kara ve denizden saldırı başlatıldı. II. Mehmet, Edirne'de
    döktürdüğü çağının en güçlü toplarıyla İstanbul surlarını karadan
    sarsarken 18 Nisan'da donanma bütün İstanbul adalarını ele geçiriyordu.
    Fakat, Haliç'in zincirle kapatılması sebebiyle kara ve deniz birlikleri
    müşterek bir harekâta geçemiyor ve bu durum da kuşatmanın başarısına
    gölge düşürüyordu. Nihayet 22 Nisan'da Osmanlı donanmasının karadan
    Haliç'e indirilmesi gibi müthiş bir plânın gerçekleştirilmesi,
    kuşatmanın seyrini değiştirmeye başlamıştı. Seksen parçalık donanmayı
    bir anda karşılarında gören Bizans'ın direnme gücü artık kırılmıştı. 29
    Mayıs 1453'teki nihaî harekâtla İstanbul fethedildiğinde, II. Mehmet,
    Peygamberimizin müjdesine mazhar oluyor ve "feth-i mübin" ile
    "Fatih"lik şerefini elde ediyordu.Bizans'ın ortadan kaldırılması hem
    Türk tarihi hem de dünya tarihi açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu
    fetihle Osmanlı Devleti, artık tam bir cihan devleti hâline gelmiş,
    İslâm dünyası ve Avrupa içinde büyük bir prestij ve güç kazanmıştır.
    Avrupa için bu fetih çağ açıp, çağ kapayan bir fetihtir. Katolik
    Avrupa'nın, Ortodoks dünyasıyla bütünleşme çabaları, İstanbul'un
    fethiyle önlenmiş, aksine Balkanları da tamamen ele geçirmek suretiyle
    Fatih, kısa zamanda Ortodoksları himayesi altına almıştır. Nitekim Papa
    V.Nikola'nın Türklere karşı harekete geçilmesi fikri pek taraftar
    bulamamış, aksine, Ege adalarındaki halk, Balkanlardaki bazı
    despotluklar ve prensler Fatih'i İstanbul'un fethinden dolayı kutlayan
    mektuplar yazmışlardır. Papa'nın isteğine sadece Almanya, Napoli ve
    Venedik olumlu cevap vermiş fakat onlar da kendilerinden ziyade Sırp,
    Macar ve Arnavutları kışkırtarak sonuç almaya çalışmışlardır.

    Fatih'in Batı Politikaları
    Sırbistan Seferleri: İstanbul'un fethinden sonra Osmanlılara
    bağlılığını bildiren ve ele geçirdiği bazı kaleleri geri veren Sırplar
    Macarlar ile iş birliği yaparak yeniden düşmanlıklarını göstermeye
    başlamışlardı. Bunun üzerine 1454-1457 arasında üç kez peşpeşe
    Sırbistan'a sefer düzenlendi. Belgrat dışındaki bütün Sırp toprakları
    ele geçirildi. Sırp Kralı Bronkoviç'in ölümüyle başlayan taht
    mücadelelerinden faydalanan Osmanlılar, Sırpları vergiye bağladılar.
    Taht kavgalarının yeniden alevlenmesi üzerine, Mora seferinde bulunan
    Fatih, Sırp meselesine son verilmesini emretti. Mahmut Paşa, 1459'da
    başkentleri Semendire'yi ele geçirilerek Semendire Sancakbeyliğini
    oluşturdu. Böylece Sırbistan'da 350 yıl sürecek Osmanlı hâkimiyeti
    başlamış oluyordu.

    Arnavutluk Seferleri: Papalık ve Napoli krallığının desteği ve
    kışkırtmasıyla harekete geçen Arnavutluk hâkimi İskender Bey, vurkaç
    taktiği ile Osmanlı kuvvetlerine baskınlar düzenlemekteydi. Bunun
    üzerine Fatih, bizzat sefere çıkmaya karar verdi. 1465 yılında
    gerçekleşen I.seferde, İlbasan Kalesi'ni yaptırıp, içine asker
    yerleştiren Fatih, Balaban Paşa'yı bölge için görevlendirerek, geri
    döndü. Ancak, Papa ve diğer devletlerden aldığı kuvvetlerle Türklere
    saldıran İskender Bey, Balaban Paşa'yı şehit etti ve İlbasan kalesi'ni
    kuşattı. Bunun üzerine Fatih II. Arnavutluk Seferi'ne çıktı (1467). Ele
    geçirilen topraklarda yeni garnizonlar oluşturuldu. Bu sırada İskender
    Bey ölmüş ve yerine oğlu Jean geçmişti. Arnavutlukta başlayan kargaşa
    sebebiyle Fatih 3. kez Arnavutluk seferini başlattı. Arnavutların
    elinde kalmış olan Kroya ve İşkodra kuşatıldı. Nihayet 1479'da
    Arnavutluk da bir Osmanlı vilayeti haline gelmiş oluyordu.

    Mora Seferleri: İstanbul'un fethinden sonra Bizans İmparatoru XII.
    Konstantin'in oğulları, rakipleri Kantakuzen ailesine karşı Mora'da,
    Osmanlıların yardımını istemişlerdi. Turahanoğlu Ömer Bey, akıncıları
    ile duruma müdahale etti ve muhalifler bertaraf edildi. Fakat bu sefer
    iki kardeş arasında mücadele başlamıştı. Bölge ülkelerinin Mora'yı
    istilâ niyetlerini bilen Fatih 1458'de harekete geçti. Korent'i ele
    geçiren Fatih, Mora'nın bir kısmını merkeze bağlayarak, burada bir
    sancak oluşturdu. Atina ve diğer bölgeler ise Osmanlı yönetimini kabul
    etti. Kardeşi Dimitrios'a karşı Arnavutların desteğini alan Tomas'ın
    Osmanlılarla yapılan anlaşmayı bozması üzerine 2.kez Mora'ya sefer
    düzenlendi. Tomas, Papa'nın yanına kaçmak zorunda kaldı. Bölgeye çok
    sayıda Türk yerleştirildi. Venedikliler bölge halkını Osmanlılara karşı
    ayaklandırmaya çalışıyorlardı. Ancak bunda başarı kazanamayan Venedik,
    Osmanlı kuvvetleri tarafından bozguna uğratıldı (1465).

    Eflâk ve Boğdan Seferleri; Yıldırım zamanında vergiye bağlanan Eflâk
    Prensliği'nin başına Fatih tarafından Vlad (Kazıklı Voyvoda)
    getirilmişti(1456). Osmanlılara bağlı görünen Vlad aslında gizliden
    gizliye düşmanlık ediyordu Vlad'ın Fatih'in elçilerini kazığa oturtarak
    öldürmesi üzerine 1462 yılında Fatih, Eflâk'a bir sefer düzenledi.
    Boğdan'dan da yardım alan Osmanlı kuvvetleri voyvodayı uzun süre takip
    etti. Neticede, sığındığı Macarların, Osmanlılarla yaptığı anlaşma
    üzerine Vlad'ı esir etmeleri ile mesele çözüldü. Fatih voyvodalığa
    Radul'u getirdi ve Eflâk bir Osmanlı eyaleti hâline geldi. 1455'ten
    itibaren Osmanlı Hâkimiyetini tanıyan Boğdan Prensliği'nin Kefe'nin
    fethinden sonra izlediği düşmanca siyaset üzerine Osmanlı kuvvetleri
    1476'da Boğdan'a girdi. Fatih'in bizzat başında olduğu Osmanlı
    kuvvetleri Boğdan ordusunu büyük bir bozguna uğrattı. Böylece Boğdan da
    yeniden Osmanlı hâkimiyetini tanımış oluyordu.
    eftelya
    eftelya
    BAGIMLI ÜYEBAGIMLI ÜYE


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 148
    <hr>uyarı seviyesi :
    Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Right_bar_bleue

    Kayıt tarihi : 09/08/08

    Kişi sayfası
    Başarı Puanı:
    Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Img_left50/1000Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Empty_bar_bleue  (50/1000)
    Seviye:
    Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Img_left80/1000Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Empty_bar_bleue  (80/1000)
    Güçlülük:
    Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Img_left100/1000Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Empty_bar_bleue  (100/1000)

    Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Empty Geri: Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi

    Mesaj tarafından eftelya Cuma Ağus. 22, 2008 5:10 pm

    Bosna-Hersek Seferleri: Osmanlılara vergi yoluyla bağlı olan Bosna
    Kralının, anlaşmalara riayet etmemesi üzerine Üsküp'ten harekete geçen
    Fatih, Sadrazam Mahmut Paşa ve Turahanoğlu Ömer Bey'e Bosna'nın tamamen
    fethedilmesi emrini vermişti. 1463 yılındaki seferle Bosna Kralı
    Osmanlı hâkimiyetini yeniden tanıdı. Ancak şeyhülislamın da fetvasıyla
    sonra öldürüldü ve bu topraklarda Bosna Sancakbeyliği oluşturuldu.
    Fakat ordunun İstanbul'a dönmesi üzerine aynı yıl, Macar kralı Bosna'ya
    girdi. İkinci kez düzenlenen seferle Osmanlılar, Yayçe dışındaki bütün
    kale ve şehirleri yeniden ele geçirdiler. Bosna seferleri esnasında
    Hersek Kralı Stefan da ülkesinin bir kısım toprağının Osmanlılara
    doğrudan bağlanması şartıyla tahtında bırakılmıştı. Ancak 1483 yılında
    Hersek tamamen Osmanlı toprağı hâline gelecektir.Fatih, Bosna'yı
    Osmanlı topraklarına kattığı zaman "Bogomil" mezhebindeki Bosnalılara
    çok iyi davranmıştı. Hem Katolik hem de Ortadoksların kendi
    kiliselerine almak için baskı yaptıkları Bogomiller bu sebeple Osmanlı
    yönetimine sıcak bakmışlar ve kendilerine sağlanan din ve vicdan
    hürriyetinden etkilenerek zamanla Müslüman olmuşlardı. İşte bu Müslüman
    Bosnalılara "Boşnak" denilmektedir.

    Fatih devrinde Osmanlıların karada en güçlü komşusu ve rakibi
    Macarlar, denizde ise Venedik idi. Macarlar bu dönemde tek başlarına
    Osmanlılarla baş edemeyeceklerini bildiğinden, doğrudan bir savaşı göze
    alamamış, Fatih de tabiî sınır olan Tuna'yı geçmeyi düşünmemiştir.
    Ancak akıncılar vasıtasıyla, Macaristan'a güvenliğin sağlanmasına
    yönelik yüzlerce başarılı akın düzenlenmiştir. Keza Venedik Cumhuriyeti
    de Osmanlılarla doğrudan karşılaşmaktansa Balkanlardaki diğer
    devletleri kışkırtmayı yeğ tutmuştur. Güçlü donanmasıyla Mora ve
    Ege'deki adalara sahip olmak isteyen Venedik, Osmanlılar karşısında
    istediği sonucu alamamış, aksine pek çok ada ve kıyı kaleleri
    Osmanlıların eline geçmiştir.

    Ege Adalarının Fethi:İstanbul'u ele geçiren Fatih, Bizans'a ait
    bütün toprakları hâkimiyeti altında birleştirmek istiyordu. Böylece
    Bizans'ın yeniden dirilmesini önleyeceği gibi, iktisadî ve siyasî
    açıdan da nüfuz alanını genişletebilecekti. Öncelikle Anadolu kıyısına
    yakın adaları hedef alan Fatih, Bizans, Venedik ve Cenevizlilerin
    elindeki bu adalardan Anadolu'ya yapılan korsan akınlarının önünü
    kesmiş olacaktı. İkinci olarak Orta ve Doğu Akdenizdeki adalar hedef
    alınmıştı ki, bu adalar Fatih'in İtalya'ya yani eski Roma'ya geçişini
    kolaylaştıracaktı. Nitekim Gedik Ahmet Paşa komutasındaki bir Osmanlı
    donanması Napoli Krallığının elindeki Otranto'yu fethetmiş ve buradan
    Güney İtalya'ya akınlar düzenlenmiştir.(1480) Fakat Fatih'in ölümünden
    sonra başa geçen II. Bâyezid, Gedik Ahmet Paşa'yı geri çağırınca, şehir
    savunmasız kalmış ve İtalyanlar kaleyi tekrar ele geçirmişlerdir).1456
    yılında öncelikle Çanakkale Boğazı'na hâkim olan adalardan Gökçeada
    (İmroz), Taşoz Enez ve Semendirek adaları ele geçirildi. Aynı
    tarihlerde Limni ve Midilli halkı Türk yönetimine girmek için
    Osmanlılara başvurmuştu. Önce Limni, ardından, uzun süren kuşatmayı
    müteakip Midilli (1467) ele geçirildi. Venedikliler 264 yıldır
    ellerinde tuttukları Ağrıboz Adası'ndan Mora ve Ege adalarındaki Türk
    birliklerine karşı saldırılarını yoğunlaştırmaktaydılar. Bunu önlemek
    maksadıyla Ağrıboz'un fethine karar veren Osmanlılar neticede 17 gün
    süren kuşatmadan sonra amaçlarına ulaştılar. Epir despotunun elindeki
    Zanta, Kefalonya ve Ayamavra gibi adalar da Fatih'in saltanatının son
    zamanlarında Osmanlı topraklarına dahil edilmiştir. Ancak St. Jean
    şovalyelerinin elindeki Rodos'a karşı girişilen birkaç muhasara
    neticesiz kalmıştır.

    Fatih'in Doğu Politikası


    Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Fatihsultan2kl


    Karadeniz Politikası: Osmanlılar, Anadolu'nun büyük bir kısmını
    hâkimiyetleri altına almalarına rağmen kuzeyde, Karadeniz kıyısındaki
    bazı yerler Trabzon Rumları, Cenevizliler ve Candaroğullarının elinde
    bulunuyordu. Anadolu Türk birliğinin sağlanması ve ticaret güvenliği
    açısından bu bölgelerin ele geçirilmesi şarttı. İşte bu sebeplerle,
    Fatih karadan ve denizden kuvvetlerini harekete geçirdi. 1461 yılında
    Cenevizlilerin elindeki önemli bir üs olan Amasra teslim olmak zorunda
    kaldı. Seferin kendisine karşı yapıldığını sanan Candaroğlu İsmail Bey,
    Kastamonu'yu terk ederek Sinop'a çekildi. Bursa'ya dönerek birliklerini
    takviye eden Fatih, Trabzon seferine çıkarken, Sinop da dahil
    Candaroğullarının topraklarını savaşmaksızın ele geçirdi. Fatih'in asıl
    amacı 1204 yılında Lâtinlerin İstanbul'u işgal etmesi üzerine Bizans
    hanedanına mensup Komnenlerin ayrı bir devlet oluşturdukları Trabzon
    idi. Osmanlılara vergi vermeyi kabul eden Trabzon Rumları bir taraftan
    Fatih'in rakibi olan Uzun Hasan ile ittifak içine girmişti. Nihayet
    Fatih, karadan birliklerini Trabzon'a gönderirken, bir donanma da
    Sinop'tan kalkarak bölgeye yöneldi. Bu sırada Uzun Hasan'ın Osmanlı
    ordusunu arkadan çevirebileceği ihtimaline karşı Fatih, ordusunu
    Sivas'ın güneyinden Yassıçemen'e çevirdi. Uzun Hasan'ın annesi Sara
    Hatun'un ricası üzerine Akkoyunlularla bir anlaşma yapıldı. Anlaşmaya
    göre Akkoyunlular, Trabzon Rumlarına yardım etmemeyi vaat etmişlerdir.
    Anlaşmanın akabinde kara ve denizden Trabzon yeniden kuşatıldı. Çaresiz
    kalan Trabzon Hâkimi David Komnen şehri teslim etmeyi kabul etti (26
    Ekim 1461). Böylece 258 yıl devam eden Trabzon Rum İmparatorluğu da
    tarihe karışmış oldu.

    Karadeniz'in Anadolu kıyılarını tamamen hâkimiyetine alan Fatih'in
    bundan sonraki hedefi, önemli ticaret limanları olan Ceneviz
    kolonilerini ortadan kaldırarak, Karadeniz'i tam bir Türk gölü yapmak
    idi.

    Gedik Ahmet Paşa komutasındaki donanma 1475 yılında Kefe, Azak ve
    Menkup iskele ve kalelerini ele geçirdi. Böylece Osmanlılar, Altınorda
    Hanlığı'nın zayıflamasıyla ortaya çıkan Kırım Hanlığı ile komşu oldu.
    Azak Kalesi'nin düşürülmesi sonucunda bazı Cenevizliler ile birlikte
    Kırım hanlarından Mengli Giray Han da esir edilmişti. Mengli Giray
    Han'ın İstanbul'a getirilmesiyle Kırım Hanlığı Osmanlı hâkimiyetine
    girmiş oldu. (1478). Kırım hanları 350 yıl boyunca Osmanlıların batıya
    karşı en güçlü müttefikleri olarak hizmet vermişlerdir.Anadolu'da Türk
    Birliğinin Gerçekleşmesi; Osmanlıların kuruluş devrinden beri en ciddî
    rakipleri durumundaki Karamanoğulları, Fatih'in politikalarına karşı,
    Akkoyunlu ve Memlûklu devletlerinin desteğini sağladığı gibi,
    Venediklilerle de bir ittifak kurmakta sakınca görmemişlerdi. Bu
    düşmanca tavır üzerine Fatih 1466 yılında Karamanoğulları üzerine
    yürümeye karar verdi. Beylik topraklarının büyük kısmı Osmanlıların
    eline geçmesine rağmen Fatih, Larende ve Silifke yörelerine çekilen
    Karamanoğullarına karşı mücadeleyi, Otlukbeli Savaşı'nın sonrasında da
    sürdürmüştür. Fakat Karaman Beyi Kasım'ın ölümünden sonra (1483) beylik
    tamamen oradan kalkmış olacaktır. Akkoyunlu Beyi Uzun Hasan, 1467
    yılında Karakoyunlu topraklarına sahip olunca Osmanlılar aleyhine
    hâkimiyetini genişletmeye başlamıştı. Anadolu birliği yönündeki bu
    tehlike üzerine Fatih, 1473'te harekete geçti. Otlukbeli mevkiinde
    yapılan savaşta Osmanlılar büyük bir zafer kazandılar. Artık
    Akkoyunlular Osmanlılar için bir tehlike olmaktan çıkmıştı.

    Yavuz Sultan Selim Devri:Henüz Trabzon'da vali iken Doğu'da
    Safavilerin nasıl güçlendiğini gören ve onlarla başarılı bir mücadeleye
    giren Selim, tahta çıktıktan sonra, Anadolu'daki mezhep mücadelesine
    bir son vermek için Safavilerle doğrudan savaşa girmeyi kaçınılmaz
    görmekteydi. Nihayet ordusunun başında Doğu seferine çıkan Yavuz Selim,
    Çaldıran Ovası'nda Şah İsmail'in ordusuyla büyük bir meydan muharebesi
    yaptı. İki Türk hükümdarının mücadelesinden Selim üstün çıktı (23
    Ağustos 1514). Doğu Anadolu toprakları Osmanlıların eline geçti. Yavuz,
    Tebriz'e kadar Şah İsmail'i takip etti. Dulkadiroğulları beyliği
    Osmanlı yönetimine alındı ve sonra ilhak edildi (1515)Babası döneminde
    Memlûklara karşı yapılan seferlerin çoğu kez başarısızlıkla
    neticelenmesi, Osmanlıların doğu'da ve İslâm dünyasında üstünlük
    kurmaları önündeki en büyük engel idi. Bu sebeple, Safavi tehlikesini
    bertaraf ettikten sonra Yavuz, Memlûklara karşı büyük bir ordu
    hazırladı. Mısır Memlûk Sultanı Kansu Gavri, Osmanlı ordusunu Halep'in
    kuzeyinde karşıladı. Ancak Mercidabık Savaşı Osmanlıların zaferiyle son
    buldu (24 Ağustos 1516). Kansu Gavri savaş sırasında öldü. Malatya'dan
    Sina yarımadasına kadar olan topraklar Osmanlıların eline geçti. Kışı
    Şam'da geçiren Yavuz, tekrar Mısır'a yöneldi. Yeni Memlûk Sultanı
    Tomanbay ile Kahire'nin kuzeyindeki Ridaniye mevkiinde yapılan savaşı
    da Osmanlılar kazandı. (22 Ocak 1517). Bu savaş Memlûk Devleti'nin sonu
    oldu. Suriye, Filistin, Mısır ve Hicaz Osmanlı hâkimiyetine girdi.
    Hülagû'nun Bağdat'ı işgal etmesiyle Memlûk himayesine giren halifelik
    müessesesi de böylece Osmanlılara geçmiş oluyordu. Nitekim Mekke şerifi
    şehrin anahtarını Yavuz Sultan Selim'e sunarak itaatini bildirmişti.
    Yavuz dönemi Osmanlıların doğu'da ve İslâm dünyası'nda en büyük güç
    haline geldiği bir dönemdir.

    Yükseliş Döneminin Zirvesi
    eftelya
    eftelya
    BAGIMLI ÜYEBAGIMLI ÜYE


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 148
    <hr>uyarı seviyesi :
    Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Right_bar_bleue

    Kayıt tarihi : 09/08/08

    Kişi sayfası
    Başarı Puanı:
    Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Img_left50/1000Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Empty_bar_bleue  (50/1000)
    Seviye:
    Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Img_left80/1000Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Empty_bar_bleue  (80/1000)
    Güçlülük:
    Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Img_left100/1000Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Empty_bar_bleue  (100/1000)

    Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi Empty Geri: Fatih Sultan Mehmed Ve İmparatorluk Dönemi

    Mesaj tarafından eftelya Cuma Ağus. 22, 2008 5:10 pm

    Kanuni Sultan Süleyman Yavuz Sultan Selim'in sekiz yıl süren
    hâkimiyet devrinden sonra Osmanlı tahtına oğlu I.Süleyman geçti (1520).
    I.Süleyman'ın 46 yıllık saltanatında Osmanlı Devleti siyasî, askerî ve
    iktisadî açılardan zirveye ulaşmıştır. Bu sebeple dost düşman ona
    Kanuni, Muhteşem, Büyük Türk gibi lâkaplarla hitap etmiş ve tarihe de
    böyle geçmiştir.

    Avrupa'daki Gelişmeler; Kanuni döneminde özellikle Avrupa'da önemli
    dinî ve siyasî değişiklikler söz konusudur. Güçlü Macar krallığının
    Osmanlı hâkimiyetine girmesinden sonra, Kutsal Roma-Cermen İmparatoru
    Şarlken en ciddî rakip hâline gelmiş, onun oluşturduğu imparatorluğun
    uzantısı durumundaki Avusturya Arşidükalığı Osmanlılara sınırdaş
    olmuştur. Bu devlet ile Avrupa'nın en güçlü hanedanı olacak olan
    Habsburglar Avrupa'yı âdeta parselleyeceklerdir. Bu dönemde güçlenmeye
    başlayan Protestanlık, Avrupa'da mezhep çatışmalarının şiddetlenmesine
    sebep olmuştu. Doğu Avrupa'da da Lehistan ve Ortadoks Rusya güçlenmeye
    başlamıştı. Kanuni, Avrupa'daki siyasî ve dinî çekişmelerden
    faydalanarak, onların birleşmemesine özen göstermiş ve bunu bir devlet
    politikası hâline getirmiştir. Yine bu dönemde Akdeniz'de ve
    Okyanuslarda güçlü bir ticarî ve iktisadî filo oluşturan İspanyol ve
    Portekiz donanmaları Venedik'in yerini almış görünüyordu.

    Belgrat'ın Fethi ve Macaristan Seferi:Fatih'in Sırbistan seferinde
    ele geçirilemeyen Belgrat, Avrupa içlerine yapılacak akınlar için bir
    sıçrama noktası idi. Bu sebeple Kanuni, Macaristan seferine çıktığında
    ilkin Belgrat'ı kuşattı ve ele geçirdi(1521). Burayı bir üs olarak
    kullanan Osmanlılar artık rahatlıkla Avrupa içlerine sefer
    yapabilecekti. Nitekim Şarlken'e tutsak olan Fransa Kralı Fransuva'yı,
    kendisinden yardım talep etmesi üzerine, kurtarmayı amaçlayan Kanuni,
    1526 yılında karşısındaki ittifakı parçalamak amacıyla yeniden
    Macaristan üzerine bir sefer düzenledi. 29 Ağustos 1526'da Mohaç Meydan
    Muharebesi ile Macar ordularını imha eden Kanuni, Budin'i (Budapeşte)
    ele geçirdi. Macaristan'ın bir bölümü ilhak edildi ve kalan kısmı Erdel
    Krallığı oluşturularak Osmanlı hâkimiyetine alındı.

    Avusturya Seferleri:Macaristan'ın ele geçirilmesi üzerine, ölen
    Macar kralı ile akrabalığını öne süren Avusturya Arşidükü Ferdinand,
    Macar topraklarında hak iddia etmiş ve Budin'i işgal etmişti. Bunun
    üzerine Kanuni, yeniden Macaristan'a sefer düzenledi. Budin kurtarıldı.
    Ancak Kanuni'nin asıl maksadı Viyana idi. Osmanlı ordusu şehri kuşattı
    ise de ele geçirmeye muvaffak olamadı(1529). I.Viyana Kuşatması'nın
    sonuçsuz kalmasından cesaretlenen Ferdinand, Budin'i tekrar işgal etti.
    Kanuni ünlü "Alman Seferi" ile mukabele ederek işgal edilen yerleri
    geri aldı. Ferdinand ile İstanbul'da bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşmaya
    göre Ferdinand, Macaristan üzerinde hak talep etmeyecek ve Osmanlı
    hâkimiyetini tanıyacak ve elinde bulundurduğu Macaristan'a ait
    topraklar için de Osmanlılara vergi verecekti.(1533).

    Ferdinand'ın Macar kralının ölümünü fırsat bilerek anlaşmayı bozması
    üzerine Kanuni yeniden sefere çıktı. 1562'deki bu sefer sonucunda
    Macaristan'da Erdel Beylerbeyliği oluşturuldu. Avusturyalılar fırsat
    buldukça Macar topraklarına tecavüz etmişler ve her seferinde de
    Osmanlılardan gerekli cevabı almışlardır. Nitekim Kanuni'nin son seferi
    de Avusturya'ya karşı olmuş ve Zigetvar Kalesi kuşatılmıştır (1566)

    Fransa ile Münasebetler ve İlk Kapitülâsyon: Avrupa birliğini
    sağlamak isteyen Roma-Cermen İmparatoru Şarlken, bu maksatla Fransız
    Kralı Fransuva'yı esir etmişti. Kendisinden yardım isteyen kral ile iyi
    ilişkiler kuran Kanuni böylece Şarlken'e karşı bir müttefik kazanmış
    oluyordu. 1535 yılında iki ülke arasında ticaret ve dostluk anlaşması
    imzalandı. Anlaşma ile her iki ülke serbest ticaret hakkı elde edecek
    ve bu haklar iki hükümdarın yaşadığı sürece geçerli olacaktı. Lâkin
    kapitülasyon adıyla tarihe geçecek olan bu ticarî imtiyazlar sürekli
    hâle getirilmiş, sonraki devlet adamlarının basiretsizliği sebebiyle
    tek taraflı işlemeye başlamış ve başka devletlere de imtiyazların
    tanınmasıyla Osmanlı ekonomisi giderek dışa bağımlı hâle gelmiştir.

    İranla Münasebetler: Şah İsmail'in yerine geçen oğlu I.Şah Tahmasp,
    babası gibi, Osmanlıların düşmanı olan Venedik ve Avusturya ile ittifak
    kurmakta bir beis görmüyordu.

    Osmanlı ordusu, Avrupa'ya sefere çıktığında Safaviler, Doğu Anadolu
    topraklarına karşı saldırıya geçiyordu. Bu sebeple, Kanuni, Irakeyn
    (iki Irak; Irak-ı Acem ve Irak-ı Arap) seferi diye bilinen bir sefere
    çıktı (1534-35). Tebriz ve Bağdat Osmanlı topraklarına katıldı.
    Osmanlının Avrupa ile ilgilenmesinden yararlanan Safaviler fırsat
    buldukça yeniden harekete geçtiklerinde, bölgeye 1555 yılına kadar
    Nahcivan ve Tebriz üzerine birkaç kez sefer düzenlenmiştir. Osmanlılar
    karşısında fazla bir varlık gösteremeyen Şah Tahmasp nihayet barış
    anlaşması imzalamayı kabul etmek zorunda kalmış ve Amasya Antlaşması
    (1555) ile Osmanlı üstünlüğünü kabul ederek Bağdat, Tebriz ve Doğu
    Anadolu'nun Osmanlı hâkimiyetinde olduğunu tasdik etmiştir.

    Deniz Seferleri ve Fetihler: Kanuni devri karada olduğu gibi
    denizlerde de büyük bir üstünlüğün sağlandığı bir devirdir. Fatih'in
    alamadığı, St.Jean şövalyelerinin elindeki Rodos ve çevresindeki
    adacıklar, başarılı bir kuşatma sonunda ele geçirilmiş(1522), II.
    Bâyezid zamanından beri Akdeniz'de serbestçe faaliyet gösteren Barbaros
    kardeşlerin devlet hizmetine alınmasıyla deniz ve kıyılarda pek çok yer
    Osmanlı hâkimiyetine dahil olmuştur. Cezayir'i ellerinde bulunduran ve
    Osmanlılar adına, 1492 yılında İspanya'da soy kırıma uğrayan Musevîleri
    İstanbul'a gemilerle nakleden Barbaros kardeşler haklı bir üne sahip
    olmuşlardı. 1533 yılında Cezayir'i Osmanlılara bırakarak kaptan-ı
    deryalık görevini kabul eden Barbaros Hayrettin Paşa (Hızır Reis), 1538
    yılında Andrea Doria komutasındaki Haçlı donanmasını Preveze'de büyük
    bir bozguna uğratarak, Osmanlılardan Akdeniz'in tek hâkimi olduğunu
    bütün dünyaya kabul ettirdi.

    Barbaros'un ölümünden sonra yerine geçen Turgut Reis de fetihlere
    devam etti.Nitekim St. Jean şövalyelerinin elinde bulunan Trablusgarp
    onun tarafından fethedilmiş (1551), Preveze'den sonraki en büyük deniz
    zaferi sayılan Cerbe Savaşı sonunda Haçlı donanması bir kez daha
    hezimeti tatmıştır. Sadece Akdeniz'de değil Kızıl Deniz ve Hint
    Okyanusunda da Osmanlı donanması faaliyette bulunmuştur. Uzak
    denizlerde istenilen sonuçlar elde edilememişse de bu dönemde Yemen ve
    Arabistan'ın güney kıyıları ile Habeşistan ele geçirilmiştir.

    Kanuni'nin Ölümü ve Sonrası: Zigetvar Muhasarası esnasında
    hastalanan Kanuni kalenin fethini göremeden 66 yaşında öldü (1566).
    Siyasî, askerî ve iktisadî bakımlardan Osmanlıyı zirveye çıkaran bu
    büyük hükümdarın yerine geçen ne II. Selim (1566-1574) ne de III. Murat
    (1574-1595) aynı evsafta kişiler değillerdi. Ancak Kanuni devrinde
    başlayan fetih rüzgârları o derece şiddetliydi ki, bu hükümdarlar
    devrinde de hızını devam ettirebildi. Şüphesiz bu başarılarda sadrazam
    Sokullu Mehmet Paşa'nın dirayetli siyasetinin de rolü büyüktür.
    Anadolu'nun Akdeniz'e bakan kıyılarında bir çıban başı gibi duran
    Venedik'in elindeki Kıbrıs bu fetih rüzgârıyla kuşatıldı. Lala Mustafa
    Paşa komutasındaki Osmanlı donanması adayı ele geçirir geçirmez (1571),
    buraya Anadolu'nun çeşitli sancaklarından Türkler yerleştirildi. Artık
    Kıbrıs da Türk olmuştu. Bu durumu hazmedemeyen Venedik, İspanyol, Malta
    donanmaları papa ve diğer bazı Avrupa devletlerinin de desteği ile
    harekete geçerek büyük bir savaş filosu oluşturdular. Korent Körfezi
    yakınlarında, İnebahtı önlerinde yapılan deniz savaşını Osmanlılar
    kaybetti (1571).


    Ancak kendileri de oldukça fazla zaiyat verdiğinden,
    Haçlı donanması Osmanlı kadırgalarını takip edecek durumda değildi.
    Sokullu kısa zamanda donanmayı yenileyerek yeniden Akdeniz'e indirdi.
    Venedik bu durum karşısında yeni bir savaşı göze alamadı ve Osmanlılara
    vergi vermeyi kabul etti. Kılıç Ali Paşa komutasındaki donanma Tunus'u
    yeniden Osmanlı topraklarına kattı (1574). Bu esnada II.Selim ölmüş ve
    yerine III. Murat geçmişti. Bu padişah devrinde, Şah Tahmasp'ın
    ölümüyle çalkanan İran'a savaş açıldı (1576) Gürcistan ve Azerbaycan'ın
    büyük bir kısmının ele geçirilmesiyle neticelenen ilk seferden sonra
    savaş 15 yıl sürdü. Bu uzun savaş ile daha fazla yıpranmak istemeyen
    Osmanlı Devleti ile İran arasında 1590'da bir barış anlaşması yapıldı.
    Yine bu dönemde başlayan Türk-Macar Savaşı I.Ahmet devrine kadar devam
    etti. Don ve Volga nehirlerini birleştirmeyi amaçlayan kanal projesi
    ile Süveyş kanalı teşebbüsünün mimarı olan Sokullu'nun 1579'daki ölümü
    ile Osmanlı Devleti büyük bir yara almıştır. Özellikle III.Murat'ın
    oğlu III.Mehmet'in (1595-1604), hükümet işlerini annesine bırakıp, bir
    köşeye çekilmesi Osmanlı'yı XVII. yüzyılda daha kötü yılların
    bekleyeceğinin âdeta habercisi idi.

      Similar topics

      -

      Forum Saati C.tesi Eyl. 21, 2024 12:24 am