Vahyin olabilirliğinin aklen ispatı, Asrı Saadet döneminde oldukça zordu. Ama günümüzde vahyin olabilirliğini akli deliller vererek ispatlamamız mümkündür. Şimdi bu delillerden bazılarını maddeler halinde sıralayalım.
1. Günümüzde telefon, telsiz ve uydu aracılığıyla yapılan haberleşmelerle hem ses hem de görüntü çok uzaklara ve kısa zamanda aktarılabilmektedir. İnsan aklının keşfettiği bu teknolojik aletlerle ses ve görüntü nakli yapabilmesi, Allah’ın dilediği insana dilediğini vahyedebileceğini göstermektedir.
2. Günümüz insanı, binlerce kitabın alabileceği bilgiyi bir bilgisayar CD’sinde kaydedip taşıyabilmektedir. Belki ilk dönem insanları için imkansız olan bu şey günümüzde kolaylıkla yapılmaktadır. İşte Yüce Allah’ta vahyini, Peygamberlerin kalplerine aynı şekilde kayıt edebilir ve vahyi orada muhafaza edebilir. Günümüz teknolojisini kullanan bir insanın yapabildiği bu işlemi, ilmi her şeyi kuşatmış olan Allah niçin yapamasın?
3. İnsanların gözlerinin önünde, hipnotizma ile uyuyan bir kişinin şuur altına girilerek, ona çeşitli telkinler verilebilmektedir. Buradan bir kişinin uzaktaki bir kişiye bilgi aktarımı yapabileceği ortaya çıkmaktadır. Bir insanın bile yapabildiği bu bilgi aktarımını ilmi her şeyi kuşatmış olan Allah niçin yapamasın?
4. Kendisinin Musevi ve İsevi olduğunu iddia eden herkes aynı zamanda vahyin vukuunu da kabul ediyor demektir. Çünkü bunlar, Musevi veya İsevi olmakla Allah’ın kendi peygamberlerine vahy gönderdiğine inandığını açıklamış olmaktadır. Bunların Hz Peygamberin peygamberliğini kabul etmemesi çok saçmadır. Çünkü; Allah’ın peygamber gönderdiğine ve bu peygambere vahy gönderdiğine inanıp da, Allah’ın gönderdiği bir başka peygamberi ve O’na vahyedilmesini inkar etmek mantıklı değildir.
5. Vahy olayı; O’na şahit olan sahabeler tarafından günümüze kadar tevatür yolla aktarılmıştır. Bu olay yüzlerce sahabenin gözü önünde cereyan etmiştir. Bunun sahabe döneminde vuku bulduğu konusunda sahabelerin hepsi de hemfikirdir. Zahiren İslam’a girdiğini belirten, ancak kalben İslam’a düşman olan İslam düşmanlarının uydurmuş olduğu uydurma rivayetlerde bile vahyin gelişine bir itiraz olmamıştır. Günümüzün en azılı İslam düşmanlarından olan müsteşriklerin, tamamına yakını bile vahy olgusuna itiraz edememektedir. Onlar; bu olayın varlığını kabul etmiş, ancak onun ilham, hastalık…vb bir şey olduğunu sanmışlardır.
6. İslam dininde değişik görüşlere sahip, çeşitli İslam mezhepleri vardır. Bu mezheplerin hepsinin birbiriyle ihtilafı olmuş, hatta bu ihtilaflar bazen birbirlerini tekfire kadar varmıştır. Kendi aralarında birçok ihtilafı olan, gerek sünnete uygun gerekse de sünnete uygun olmayan görüşler ortaya atan bu mezheplerin hiçbir tanesi vahyin vukuunu inkar etmemiştir.
Sonuç olarak; deney ve gözlem yoluyla ispatı mümkün olmayan vahyin, yukarda belirttiğimiz akli örneklerle Allah ile insan arasında özel bir iletişim yolu olduğu, sahih aklında bunu reddedemeyeceği gün gibi aşikardır. Bu özel iletişime, melekler ve peygamberlerde aracılık yapmışlardır.
1. Günümüzde telefon, telsiz ve uydu aracılığıyla yapılan haberleşmelerle hem ses hem de görüntü çok uzaklara ve kısa zamanda aktarılabilmektedir. İnsan aklının keşfettiği bu teknolojik aletlerle ses ve görüntü nakli yapabilmesi, Allah’ın dilediği insana dilediğini vahyedebileceğini göstermektedir.
2. Günümüz insanı, binlerce kitabın alabileceği bilgiyi bir bilgisayar CD’sinde kaydedip taşıyabilmektedir. Belki ilk dönem insanları için imkansız olan bu şey günümüzde kolaylıkla yapılmaktadır. İşte Yüce Allah’ta vahyini, Peygamberlerin kalplerine aynı şekilde kayıt edebilir ve vahyi orada muhafaza edebilir. Günümüz teknolojisini kullanan bir insanın yapabildiği bu işlemi, ilmi her şeyi kuşatmış olan Allah niçin yapamasın?
3. İnsanların gözlerinin önünde, hipnotizma ile uyuyan bir kişinin şuur altına girilerek, ona çeşitli telkinler verilebilmektedir. Buradan bir kişinin uzaktaki bir kişiye bilgi aktarımı yapabileceği ortaya çıkmaktadır. Bir insanın bile yapabildiği bu bilgi aktarımını ilmi her şeyi kuşatmış olan Allah niçin yapamasın?
4. Kendisinin Musevi ve İsevi olduğunu iddia eden herkes aynı zamanda vahyin vukuunu da kabul ediyor demektir. Çünkü bunlar, Musevi veya İsevi olmakla Allah’ın kendi peygamberlerine vahy gönderdiğine inandığını açıklamış olmaktadır. Bunların Hz Peygamberin peygamberliğini kabul etmemesi çok saçmadır. Çünkü; Allah’ın peygamber gönderdiğine ve bu peygambere vahy gönderdiğine inanıp da, Allah’ın gönderdiği bir başka peygamberi ve O’na vahyedilmesini inkar etmek mantıklı değildir.
5. Vahy olayı; O’na şahit olan sahabeler tarafından günümüze kadar tevatür yolla aktarılmıştır. Bu olay yüzlerce sahabenin gözü önünde cereyan etmiştir. Bunun sahabe döneminde vuku bulduğu konusunda sahabelerin hepsi de hemfikirdir. Zahiren İslam’a girdiğini belirten, ancak kalben İslam’a düşman olan İslam düşmanlarının uydurmuş olduğu uydurma rivayetlerde bile vahyin gelişine bir itiraz olmamıştır. Günümüzün en azılı İslam düşmanlarından olan müsteşriklerin, tamamına yakını bile vahy olgusuna itiraz edememektedir. Onlar; bu olayın varlığını kabul etmiş, ancak onun ilham, hastalık…vb bir şey olduğunu sanmışlardır.
6. İslam dininde değişik görüşlere sahip, çeşitli İslam mezhepleri vardır. Bu mezheplerin hepsinin birbiriyle ihtilafı olmuş, hatta bu ihtilaflar bazen birbirlerini tekfire kadar varmıştır. Kendi aralarında birçok ihtilafı olan, gerek sünnete uygun gerekse de sünnete uygun olmayan görüşler ortaya atan bu mezheplerin hiçbir tanesi vahyin vukuunu inkar etmemiştir.
Sonuç olarak; deney ve gözlem yoluyla ispatı mümkün olmayan vahyin, yukarda belirttiğimiz akli örneklerle Allah ile insan arasında özel bir iletişim yolu olduğu, sahih aklında bunu reddedemeyeceği gün gibi aşikardır. Bu özel iletişime, melekler ve peygamberlerde aracılık yapmışlardır.