ıllılı.ıl.lı...TSCTR.FORUM.ST ..ıl.lı.ıllılı

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ıllılı.ıl.lı...TSCTR.FORUM.ST ..ıl.lı.ıllılı

TURKISH SHARE CENTER 2009


    Mükrimin Halil Yinanç

    cumhur
    cumhur
    ADMİNİSTRATORADMİNİSTRATOR


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 703
    Yaş : 33
    Hangi şehirden : elbistan
    <hr>Rep Puanı : 10000
    <hr>Rep Seviyesi : Mükrimin Halil Yinanç Wn2e6fzo0U
    <hr>Ruh Halim : Mükrimin Halil Yinanç Doferi10
    <hr>Takımı : Mükrimin Halil Yinanç Galatasaray
    <hr>uyarı seviyesi :
    Mükrimin Halil Yinanç Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Mükrimin Halil Yinanç Right_bar_bleue

    Kayıt tarihi : 29/06/08

    Kişi sayfası
    Başarı Puanı:
    Mükrimin Halil Yinanç Img_left900/1000Mükrimin Halil Yinanç Empty_bar_bleue  (900/1000)
    Seviye:
    Mükrimin Halil Yinanç Img_left900/1000Mükrimin Halil Yinanç Empty_bar_bleue  (900/1000)
    Güçlülük:
    Mükrimin Halil Yinanç Img_left950/1000Mükrimin Halil Yinanç Empty_bar_bleue  (950/1000)

    Mükrimin Halil Yinanç Empty Mükrimin Halil Yinanç

    Mesaj tarafından cumhur Ptsi Kas. 24, 2008 1:46 pm

    ORD. PROF. MÜKRİMİN HALİL YİNANÇ (1898-1961)


    Mükrimin Halil Yinanç Hex37

    [/b]Yurt
    ve dünya çapında ün yapmış olan İstanbul Üniversitesi Edebiyat
    Fakültesi Ortaçağ Tarihi Kürsüsü Ord. Profesörü Mükrimin Halil Yinanç,
    Elbistanlı bir ülema ailesinden olan Kadı Halil Kâmil Efendi’nin
    oğludur. Malatya, Mardin ve Diyarbakır Kadılıkları’nda bulunmuş olan
    Halil Kâmil Efendi Dersin-Çarsancak Kazasında vazife ile bulunduğu 1898
    yılında Mükrimin Halil doğmuştur. Asıl adı İbrahim Mükrimin’dir. Baba
    ocağında özel tahsil yapan Mükrimin 8-9 yaşlarında Kur’ân-ı Kerim’i
    hıfzetmiştir. İlkokula gitmemiştir. Elbistan Rüştiyesi’ne girmiş, sonra
    babasının memuriyeti dolayısıyla Malatya Rüştiyesi’ne ve İdadisi’ne,
    daha sonra Mardin ve Diyarbakır İdadisi’ne devam etmiş, 1913’de
    idadiler liseye çevrilince Diyarbakır ve İstanbul Gelenbevi Lisesi’nde
    tahsiline devam ederek liseyi bitirmiştir. 1916’da İstanbul
    Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden, 1921’de Mülkiye
    Mektebi’nden mezun olmuştur.

    Evvelce özel derslerle Arapça ve
    Farsça öğrenmiş olduğundan Edebiyat Fakültesi’nde iken, hep İslâm
    Tarihiyle uğraşmış ve incelemelerini mümkün olduğu kadar eski
    kaynaklara indirmeğe muvaffak olmuştur. Bu çalışmalarında Şerafettin
    Yaltkaya, İsmail Sadettin ve Şirvanlı Sadrettin Efendiler’den aldığı
    derslerden büyük çapta faydalandığını kendisi belirtirdi.

    Tarihçiliği kadar, güzel konuşması, geniş bilgisi ve kuvvetli hafızası
    ile ünlüydü. Bilhassa Büyük Selçuklular devri üzerinde gerçek bir
    mütehassıstır. T.T.K.’nun kurucu üyelerindendi. Çok zor yazan, fakat
    bıkmadan okuyan ve konuşan bir zattı. Mükrimin Halil merhum, daima
    üstad diye anılırdı. Hayatı ilmî sohbetlere davetlerle geçer, davet
    edilmediği geceler Beyazıt, sonraları Laleli kahvelerine gider;
    çevresine biriken her yaş ve sınıftan insanla rahatça konuşurdu. Eski
    yazmaları, büyük bir itina ve hüsnühatla kopya ederdi. Arapça, Farsça
    ve Türkçesi kuvvetli idi. Fransızca’yı da okuyup anlardı. Hafızası
    fevkalâdeydi. İslâm ve Selçuklu, hattâ Osmanlı Tarihi’nin en ufak
    teferruatını, hayret edilecek bir genişlikte bilirdi.
    İlmiyle
    mütenasip eser bırakmadı. Türkiye Tarihini yazacaktı. Selçuklu Devri’ni
    bile kaleme alamadı. Anadolu’nun Fethi’ni yazdı bıraktı. Bir de
    enver’in “düstur Namesi”ni yayınlayıp değerli bir metha yazmıştı. Çok
    fazla olmamakla beraber, makale şeklinde kıymetli etüdleri vardır.
    Ancak bir avuç telif, ne Mükrimin Hoca’nın ilmiyle, ne kürsüsü, ne de
    kırk yıllık tarihçiliği ile mütenasiptir.

    O bir akademik
    insandı, ondan tarihî olaylar ve fıkralar değil neticeler öğrenilirdi.
    Zira okuduklarıyla kalmamış, tarihin içinde yaşamış ve sentezini
    yapmıştı. Tarihî bir olayı anlatırken, yaşadığımız çağda kalmaz,
    dinleyenleri anlatacağı çağa götürürdü. Bir dersinde insan üzerinde
    konuşurken, “Halife Memun’a göre üç çeşit insan varmış; bir kısmı gıda
    gibi her zaman lâzım, bir kısmı deva gibi icabında lâzım, bir kısmı
    illet gibi hazer edip kaçmak lâzım” demiştir.

    Tarihimizin en
    büyük kaybı, Rumeli’yi elden çıkarmamız der, çok üzülürdü, yine;
    “görülüyor ki, herkes vaktiyle tecrübe edilmiş, fena neticeler vermiş
    hususları bilerek veya bilmeden tekrarlayıp aynı hataları yapıyor.
    İnsanların yalnız akıllı olmaları kâfi değil, izanları da olmalı” der,
    tarihin önemini belirtirdi.
    21.12.1961 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir. Memleketi Elbistan’daki kültür yuvası lise, kendi adını taşımaktadır.


    Eserlerinden bazıları :


    Düsturname-i Enverî : 1928
    Düsturname-i Enverî'ye Medhal : 1929
    Anadolu'nun Fethi : 1934
    Tanzimattan Meşrutiyete Kadar Bizde Tarihçilik : 1940
    Fezleke Ekvâl El Ahyar Hakkında : 1957

      Forum Saati Salı Mayıs 07, 2024 1:29 pm